Reklamcıların en fazla metamorfoz yaşadıkları yılların içindeyiz. Çünkü değişim o kadar hızlı ki hangisine adapte olacağımızı şaşırmış durumdayız. Hoş tüm sektörler böyle olsa da reklamcılar için bilinen ezberlerden vazgeçmek oldukça zor olsa gerek. Çünkü yeni sistemin ne olduğunu birçok denemeden sonra karar verilen dönemlerdeyiz.
NEDİR ZOR OLAN?
Bir kere eski reklam dönemlerinde bir reklam filmi veya bir reklam ilanı aylarca mecraları süslerken bugün ne yazık ki sadece 2 ay kadar döndüğünde dahi eskiyebiliyor. Bu da marka tarafını prodüksiyonun pahalı olmasıyla cezalandırıyor. Yani demek ki eski usuller klasik medyayı terketmiş tüketicilerin baktığı dijital medyada fazla yer bulamıyor. Evet film çok yaratıcı olduğunda bir kaç ay konuşulsa da sonuçta hemen tüketiliyor. Demek ki kreatifin bu hali artık yetmiyor.
Hadi gelelim biraz da dijitalin etkilerine, dijital iletişime yaratıcılık üretmek yerine ürün veya algıyı nasıl yöneticeğini bilemeyen dijitalcilerin ürettikleri iletişim ürünleri de hedef kitleyi tam olarak yakalayamıyor. Çünkü her ne kadar algoritmaları bilseniz de hedef kitleye reklamcılığın ruhuyla görsel üretilemiyor. Zaten yaratıcılık da gittikçe geriye gitmeye başladı bile. Hele hele kreatif insanlar NFT’de balık avlamaya gittiğinden bu yana daha da azalmış gibi görünüyor.
Yani kısacası; bir reklam filmi dijitalde çok yaşayamıyor. Ya da “kreatif bir düşünce nasıl dijital mecralarda yaşar?” sorusu aklımıza gelebilir bu aşamada. Bunun tam tersi de iletişimi bilmeden insan psikolojisine hakim olamayan bir iletişimi milyonlarca insana gösteren algoritmaları iyi kullanmanın da işe yaramadığını anlayabiliyoruz. Buradan da “peki dijital algoritmalarla insan algısı nasıl yönetilir? Ne yaparsak insanlara hizmet veya ürünümüzü rahatlıkla anlatırız?” soruları akla gelebiliyor.
HADİ CEVAPLARA DOĞRU ADIM ATALIM
Dijital mecralara kreatif düşünceleri entegre etmek için bugüne kadarki tüm bilinen reklam üretim mekanizmalarını elimizin tersiyle itmemiz gerekiyor. Yani bir film ürettiğimizde insanlar bizi anlayacaklar. Ya da güzel bir fikri dijital medyada yayınlarsak hemen insanlara geçer diye bir şeyin olmadığını bilmeliyiz. Yani genişlemeyen, insanları dalga dalga etkilemeyen iletişimleri kimse hatırlamıyor. Bununla ilgili o kadar araştırma var ki. Aklımda olan bir tanesi şu ki günümüzdeki insanların %16’sı sadece gösterilen reklamları hatırlıyor. Ancak hangi reklam olduğu hakkında da kafası karışık oluyor. Yani nöronları nasıl büküp bu zor iletişim bombardımanında insanların aklında kalacağız?
Madem cevap arıyoruz bunlara şöyle düşünmeye ne dersiniz? Dijital yaşayan bir evren ve web 2.0’dan sonraki 3.0 versiyonunda yani İnternet > Metaverse dönüştüğünde insanlara nasıl ulaşacağımızın sorusunun cevabı şudur ki; onlara bir iletişim bahçesi ekmektir. Yani insanlara hizmet/ürünü hatırlatacak duyguları, düşünceleri sahiplenecek iletişim ürünleri meydana getirmeliyiz. Böylece bir reklam filmi olsun olmasın ürettiğiniz fikir o kadar güçlü olmalı ki insanlar tarafından kabul edilip bu fikir etrafında toplayacak etkiye sahip olmalısınız. Yani “Çarşı her şeye karşı!” efektini yakalamalısınız ki tüm insanlar sizin arkanızdan gelebilsinler. Çünkü dijital medya biraz da yıllar incesinden de bildiğimiz gibi #yay psikolojisinde hareket ediyor. Dijitalde kullanılan 60’a yakın teknikle insanlara bir şekilde yaklaşmanız gerekiyor. Reklam filmi dediğim gibi en basit olanı. Ya da hadi bir ünlü patlatalım demek en kolayı.
Daha kısacasını yazayım; insanlara bir iletişim ekosistemi yaratarak markanın ne söylemek istediğini sürekli hatırlatacak bir iletişim mekanizması kurmalısınız. Burada film, bir söylem, birçok kreatif konsept yaklaşım ve manifestolar çok etkili olacaktır.
Böylece insanlar o ürünü veya hizmetin görsel kimliğini ve ne demek istediğini anlamış olacaklar. Bugünlerde yapmış olduğumuz çalışmalarda şunu gördüm ki hangi markaya bunu yaptıysak başarılı oluyoruz. Biz bu sistemi de iki şekilde dijitale enjekte ediyoruz. Birisi konvansiyoneli kapsayan DROP EFFECT CREATIVE SYSTEM ve tamamen dijitali kapsayan DIGITAL IMPACT PLAN.
Her ikisinin içinde strateji, dijital, kreatif, araştırma, dijital medya planlama, dijital performans yaklaşımları var olan bu iki sistemle de başarılı işlerin olabileceğini gördük. Böylece 1,618 Agency’in algoritmik bir ajans haline geldiğini rahatlıkla söylemiş olabilirim. 13 sektörü kapsayan çalışmalardan bize akan datalarda bunu görmek çok heyecan verici.
Yani yeni nesil reklamın ilk deneyimlediğimiz bugünlerde geleceğin izlerinden nefes almak zamanındayız.