İlk siyah beyaz televizyondaki dizilerde bugünlere dair futuristik tahminlerde bulunan kareler bulunurdu. Yani yıl 2000 ve uçan arabalar, insanlar ışınlanıyor, kablosuz aygıtlarla iletişim kuruluyor, fotoselli kapılar, metalik tonlarda evler, ofisler vb. Bazıları oldu, bazıları ise hala olmadı.
The Second Machine Age kitabında da geçmişteki insanların bir sonraki adımın peşinde koştuklarını, bugüne kadar her şeyin icat edildiğini sadece bugün ikinci makina döneminin geldiğini ve icat edilenlerin Yapay Zeka ile birlikte akıllanacağından bahsediyor. Yani insanlık çok uzun bir dönem geleceğin peşinde birçok savaşta insan hayatlarını feda etmişti.
HOŞGELDİN ŞİMDİCİLİK
Bugünkü insan ise atalarına teşekkür ederek icat edilenleri şimdi daha akıllı hale getirmeye çalışıyor. Özellikle teknoloji bu konuda insanlara oldukça yardımcı oluyor. Demek ki bugünün insanı gelecekte değil şimdide. Neden? Çünkü eski insanlar kadar çok fazla mesai ile çalışmak istemiyor ve hayatının daha değerli olduğunu düşünüyor. En azından ölmek istemiyor ve daha uzun yaşamak istiyor.
İcatların 2000’lere kadar tamamlandığı ve şimdi sadece onlar üzerinde dijital revizeler yaptığı zamanlarda çevremizde bulunan her çeşit ürün veya hizmet akıllı hale gelecek şekilde yenileniyor. Akıllı mobilyalardan tutun, akıllı beyaz eşyalara, akıllı giyilebilir (iOT) kadar şimdi yenilenmemiz gerekiyor. Kısacası geleceğin kırılma zamanlarını paylaşıyoruz.
YA DENGE?
Birçok konuda yaşanan bu hızlı yenilenme dönemi eski dünya, yeni dünya düzeni diye insanlara empoze edildiği şimdilerde günde 65.000 iletişime maruz kalan insanın dengelerinin bozulmasına sebep de olmadı değil. Yani pazarlamacıların, devletlerin, danışmanların, hukuk sisteminin hatta biz reklam iletişimciler insanların çok hızlı yaşadığı bu duygu geçişlerini yakalamakta zorlanabiliyoruz. Seth Godin’in “Hepimiz Acayibiz” kitabı tam da bu kırılmaların olduğu 2011’li yıllarda yazıldı. 95 sayfadaki kitapta şöyle diyor: “normalin” artık öldüğü, yeni normalin “acayiplik” olduğu ve yeterince yakından bakarsak aslında hepimizin pek acayip olduğumuz gerçeğiyle yüzleşmemiz gerektiği. Fakat hepimizin acayip olduğu bu dönemde normal kalmayı başaranların kazanacağına da kitapta yer veriyor. Yani dengede kalanların dönemindeyiz.
Dengeden kastım şu ki, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde kişisel gelişim furyasını üç bölüme ayırıyorum.
1- Çok çalış, hedeflerine ulaş.
2- Çok çalışma, önemli olan sensin, spiritüel ol.
3- Yeterince çalış, yeterince içine dön, dengeli ol.
Birinci ve ikinci dönemi geçiren Türkiye, çok çalışıp birikim yapan insanların birinci dönemde kazandığı kazanımlarını ikinci dönemde kendini tanımaya, daha fazla özbilince yönelmesini sağlamakta harcadı. Bu süreçte bir çok insan spiritüel eğitimler alarak kendi evine arkadaşlarına zaman ayırmaya başladı. Ta ki ev sahibi ve avukatlar kapılarını çalıp, kiralarını ve kredi kartlarını ödemediklerini hatırlatana kadar.
İşte bugün üçüncü dönemdeyiz, yani dengede olma dönemi. Seth Godin’in dediği normal kalabilenlerin dönemi. 🙂 Bu şu demek ki, hem akıllı çalışıp, hem de kendine zaman ayırmaya önem vereceğiz. Gelişmiş toplumlar bu dengeyi uzun yıllar önce bulmasına karşın, Türkiye daha yeni yeni bu konuları ele almaya başladı. İnsan 2.0 döneminde Y ve Z kuşaklarla çalıştığımız bugünlerde artık maaşla insanları masalarına bağlayamıyor, onlara bir misyona ortak etmeden birlikte çalışabilme kültürü inşa edemiyoruz.
Hedef kitleler ise dijital medya (sosyal medya) ile birlikte acayipleşmeye başladılar. Bir örnek; Bugün Nişantaşı’nda bir kafede otururken 20-25 yaşlarında bir kızın Instagram’lik fotoğraflarını fotoğrafçı arkadaşı çekiyordu. Yani genç arkadaşlar ünlü olmak istiyor. Nasıl olduğunun içeriği önemli değil. Sadece ünlü olalımı istiyorlar. Bunu ben demiyorum üstelik 🙂 Gandhi’den Yaşam Dersleri kitabında Gandhi’nin torunu da benimle aynı düşünüyor. Eski ünlüler ise bunu doldurmak için saatlerce prova yapıp oldukları yerde ağırlıklarıyla duruyordu. Micheal Jackson’un kaç saat prova yaptığına girmeyeceğim bile. O koreografiler öyle haybeden çıkmadı. Bu örnekten yola çıkacak olursak o kadar örnek verebiliriz ki. Yani hedef kitle davranışları farklılık arzetmeye başladı. Bugün artık dijital medyada araştırma yapılmadan mağazadan ürün alınmıyor. Ya da dijital medyadan sipariş veriliyor. Influencer’lar ürünlerin tüketilmesini tetikleyebiliyor.
HADİ GELELİM SADEDE
Demek ki artık gelecekte yaşamak yerine bugüne odaklanmamız gerekiyor. Yine The Second Machine Age kitabında şöyle diyor: Şu anda gelecekte hareket edecek robotları bütünleşik ve diğer cihazlardan kopuk bir şekilde üretmektense, onları üretecek robotlar üzerinde düşünülüyor. Demek ki, şimdiye odaklanırsak geleceği de olabildiğince inşa etmiş olacığız. Gelecek kafamızı kaldırdığımızda kucağını açmış bizi öylece bekliyor. Bugün karar verip yapmaya başladığımız ne varsa onlarla kucaklaşacağımız aşikar.
Hadi bir de dengeye gelelim. Bugünlerde kendim dahil çevremde birçok insan görüyorum ki çok fazla endişeler yaşıyorlar. Hep bir yarış, hep bir anlaşılamama duygusu, yalnızlıklarına gömülen insanlar topluluğu haline geldik. 2017 yılında bunu farketmiş olmalıyım ki, “Dijital koloniler halinde özgürce yaşamak” adlı yazımı yazmışım. Orada da dediğim gibi insanlar kendi dijital kolonilerini meydana getirip yalnızlıklarında yaşamaya başladı. Frekansların bozulabileceği Seth Gotin’in dediği gibi hepimizin acayipleştiği bu dönemde dengede kalmak için yapmamız gerekenlerin aşağıdaki maddeler olduğunu düşünüyorum.
1- Her daim sahici ve samimi olmak,
2- Ne durumdaysak kabul etmek, başrol olmayabiliriz, yan karakter olabileceğimiz gerçeğini de kabul etmeliyiz.
3- Her ne iş yapıyorsak ona odaklanmak, siyaseti, olayları takip ederken kendi etki alanımızdan vazgeçmemek.
4- Gelir-gider dengesine bakmak. Eskilerin dediği gibi ayağımızı yorganımıza göre uzatmak.
5- Akılla ve akıllıca çalışmak. Deli gibi sabahlamaktansa dinlenerek, düşünerek çalışmak. Buradaki mottom; hızlı düşün, yavaş hareket et.
6- Kararlı ve iradeli olmak. Gücünün sonuna kadar çalışmak.
Bu yazıda, hedef kitle, gelecek, şimdicilik konularına değinmeye çalıştım. Şayet buraya kadar okuyanlara bir kaç faydam olduysa ne mutlu. Çünkü bildiğiniz gibi mutluluk da paylaşmakla çoğalıyor. Siz de bu yazıyı dijital medyada çoğaltıp insanların okumasına katkıda bulunabilirsiniz.
Şimdiden dengede olduğunuz anormal işler başardığınız bir hayat dilerim.