Sosyal hayat artık eskisi gibi akıp gitmiyor. Bugünlerde kabileler gibi dijital koloni halinde yaşıyoruz. Sosyal medya markaları da buna, kılıfı biçe biçe kendilerini update ediyorlar. Özellikle başı, geçtiğimiz yıllarda da belirttiğim instagram çekiyor. Ayrıca facebook ve twitter hala aktifken, bunların dışında niş hedef kitleleri kendine doğru çeken birçok uygulama insanları birbirine yakınlaştırıp, bir yandan da koloni şeklinde yaşamaya da teşvik etmeye başladı.
DİJİTAL YAŞAM KOLONİLERİ
TDK’ya göre koloninin 2. anlamı bize olayı biraz daha anlatmış oluyor: “Göçmen topluluğu veya bu topluluğun yerleştiği yer”. Biz de sanal dünyaya yerleşmiş olduk. Herkes kolonisini kurup başrole kendini yazıp oynamaya başladı.
Her türlü normal insan modeli sanal dünyaya yerleşmeye başlamasıyla ilişkileri ve insan frekanslarını da mutasyona uğratmaya başladı. Öyle ki; aşkımızı da, işimizi de, anlatabileceklerimizi de artık sanal medyada paylaşır olduk. Bir insan hakkında bilgi sahibi olmak için sosyal medya hesaplarına bakmamız yetiyor da artıyor bile.
Herkes ilgi sahasında ki şeyleri paylaşır oldu. Hiç bir şey bulamayan kendi selfisini her gün itinayla çekip, rötuşlayıp paylaştı, durdu.
Buraya kadar yazdıklarıma eminim hepimiz dikkat etmişizdir. Gelelim bu dijital koloni hayatlarda yaşananlara…
HAYAT MI DİJİTALTEN, DİJİTAL Mİ HAYATTAN BESLENİYOR ?
Evet; dijital hayat, dijital dönüşüm, dijital medya bugünlerde konuşulmaya başladı. Şirketler harıl harıl dijital dönüşüm yaşamak için insan kaynaklarına farkındalık yaşatmaya çalışıyor. Tüm bunların ışığında hayat ışıkları haline gelen sosyal medyadaki insanlar yalnız yaşamadıklarını düşünüyorlar.
Artık ‘hiç bir şey eskisi gibi olmayacak’ dediğimiz dijital hayatta bakın şimdiler de neler oluyor?
- İnsanlar gezdikleri, yedikleri her şeyi kendi kolonileriyle paylaşmaya başladılar.
- Kolonideki insanlara göre bir yaşam oluşturuldu. ‘Takipçilerim ne der?’ diye bir davranış meydana geldi.
- Hiç kimse mutsuz değil. Herkes mutlu, refah ve bolluk içerisinde yaşıyormuş gibi paylaşım yapar oldu.
- Koloni kuran kişi, başkasının kolonisinde olduğunu da bilerek, başkasının paylaşımlarına yorumlar yazarak onu yönlendirmeye başladı. “Harika”, “Abi, 1,5 yeseydiniz yaaa!”, “Aaaa, şu mekana gittiniz beni neden çağırmadınız?”, “Bak kardeşim yanındaki kız sana pek yakışmıyor”, “Vay kardeşim Bodrum’da mısın? Bi görüşelim ya…”
- Kolonide ki sayılar ne kadar fazlaysa kendimizi o kadar ciddiye almaya başladık. Bu durum o kadar komik bir hal almaya başladı ki. Sanal koloni takipçileri satın alıp kendini önemli biri gibi görmeye başlayanlar bile oldu. “Yahu kendini kandırıyorsun ey olmayan koloninin kralı kardeşim.” diyen de olmadı. Alan memnundu, satan memnundu. Çünkü kendine güven duygusunu satın alarak insanlar içerisinde bak benim kolonimde kaç kişi var gördünüz mü? duruşunu sergilemeye başladılar.
- Başkalarıyla paylaşma yüzünden, yanımızda olup bitenlerden kopmaya başladık. Bir fotoğraf var yaşlı bir kadın telefondan bir olayı çekmeyip sadece izliyor. Etrafında ki tüm insanlar da fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşım yapmaya hazırlanıyor. Yani her ne varsa bunu kolonisindeki insanla paylaşarak “ohhh be” diyenleri de görmedik değil. Bir gün arabada giderken kızım yaşadığımız bir olayı SnapChat’inde paylaştı, birçok arkadaşından yorumlar alıp bana okuduğunda aslında arabaya yaklaşık 20 kişiyle birlikte bindiğimi de anlamış oldum.
- Aşklar, ilişkiler de kolonilere göre düzenlenir oldu. “Ama aşkım, seni bu neden beğendi ki. Kaç kere sana bu insan beğenilmeyecek ve o da seni beğenmeyecek demedim mi?” gibi konuşmalar kulağımızın hizasından geçip gitmedi mi ? Hatta bu beğenmeler, paylaşımlar yüzünden ayrılanların da hiç azımsanmayacak ölçüde olduğunu düşünüyorum.
- Olayı çok ciddiye almaya başladık. Öyle ki, kendi hayatıyla ilgili soru sormalar başladı. Saçlarımı şöyle mi yaptırsam, böyle mi yaptırsam diye anket açanları da gördük. Çünkü kolonisindeki herkesin fikri önemli değil mi?
GELELİM SANAL SAADETE
Ünlü bir söz var: “İletişim cihazları arttı, iletişimin kendisi azaldı.” Bu kadar iletişim bombardımanı içerisinde kendimiz kalabilmek ve kendisini özel hissedebilen insan olabilmek gerçekten artık büyük bir başarı. Aslında meydana getirdiğimiz kolonilere sadece ve sadece samimi bir paylaşımla ulaşmak, çok fazla iletişimde bulunmaktansa değerli olan bir içerikle mutlu etmek hem gerçek hayatta, hem de sanal medyada insanların, markaların itibarını arttırmış oluyor.
Yeni medya düzeninin olmasıyla birlikte, yeni yaşam psikolojilerine de evrilmemiz gerekiyor. Bunu yaparken de aslında yapılan her bir paylaşımın kendi parçamız olduğu bilincini göz önünde bulundurmakta fayda var.
Markalar, insanlar, dernekler, kurumlar hepsi artık kendi kolonilerini kurarken buna dikkat ederek, harala gürele, rabarba yaratmayacak iletişimleri paylaşmalara dikkat etmeliler.
‘Beni nasılsa kimse takip etmiyor’ dememek lazım. Herkes herkesten haberdar. Kolonileriniz sizden daha anlayabilecekleri içerikler bekliyorlar.
Hedef kitlelerin de birbirine girdiği günümüzde, tavsiye ediciler dijitalden size yönlendirmeler yapmaya başladığına göre, markaların da pazarlama harcamalarını gözden geçirmeleri gerekiyor.
Dijitalin içindeki sanal dalgalar artık mağazaların nerede açılmasına, hangi ürünleri üretmesine, hangilerinin daha fazla satılmasına karar verir olduğundan, önümüzdeki günlerde Avm ve caddelerdeki mağazalar ya da franchise veren markalar dijital kolonileri anlaması gerekiyor. (Amazon.com ofis olarak Türkiye’ye geliyor. Alibaba, Aliexpress gibi global markalar Türkiye’ye hizmetlerini ulaştırabiliyor)
Sayılar ve like’lar ise gerçekten çok önemli olmayan sadece sanal dünyada kalabilecek kadar küçük ve önemsizler aslında! Önemli olan Direct Message veya bir paylaşımın altına girilen yorumlardır. Mesela, birçok defa sizi likelayan takipçimizle yan yana aynı ortamlarda bulunduğumuzdan bile haberimiz olmuyor. Facebook tam 200 ortak arkadaşımızın olduğunu söylediği kişinin benimle ne alakası olduğunun önemi de artık çok fazla değerli olmamaya başladı.
Yani açıkçası hiç birimiz artık çok yalnız değiliz. Yanımızda yüzlerce insanla birlikte geziyor, yiyor, içiyor, eğleniyor ve iş yapıyoruz.
Bir de bu yazının sonuna bonus koyalım istedim ve 2017’de “Türkiye’nin dijital kullanım alışkanlıkları’nın” linkini aşağıda bulabilirsiniz. Rakamlar bize aslında her şeyi daha iyi anlatıyor 🙂