Reklam dünyasına ilk girdiğim yıllarda, kreatiflerin, büyük reklamcıların ulaşılmaz ve ulvi bir saltanatının olduğu gerçeği pompalanırdı bize ve tüm sektörlere.
Bugün her şey olduğu gibi reklam da reklamcılık da değişime uğramış durumda.
İnovasyon toplantılarının, sunumlarının havalarda uçuştuğu bugünlerde yeni nesil reklamcılık nasıl olacak biraz değinmek istiyorum.
Bir kere eski reklamcılar ve yeni reklamcılar diye bir kavram zihinlere gelip oturdu, gideceğede benzemiyor. Artık ne sadece görsel-işitsel-masaüstü yayıncılık var, ne de eski şaşalı reklam dünyası.
Her şey biraz zorlaştı değil mi?
Eskiler maliyetimiz dediği bedellere reklam üretir oldu. Yani mecralar eskiden besbelliyken şimdi mecra yakalamak zorunda reklam düşünürleri. Eskiden tüketiciler, gazeteye, tv’ye, radyoya bakarken, bugün outdoor, internet, mobil, eventleri de takip ediyorlar. Hele hele kupon siteleriyle başka bir boyutta olduğumuzu artık hepimiz kabul ediyoruz.
İşin komiği bir dönemin bitişine, yeni bir dönemin de başladığına şahit oluyoruz belki farkında, belki farkında olmayarak 🙂
IAA Türkiye‘nin organizasyonunu gerçekleştirdiği Üniversiteler arası reklam yarışmasında reklam duayeni Pınar Kılıç‘ın, “Reklamcılık öyle bir şey ki, her geçen gün kendini yeniliyor ve değişiyor hatta bugünlerde reklamcılık değil bence pazarlama iletişimcisi demekte fayda var.”demişti.
Evet iletişim sektöründe reklamcılık değişiyor, bugün bir reklamcı hem pazarlamadan, hem dijitalden, hem metinden, hem görselden, hem sanattan, hem iktisattan, hem tüccarlıktan vb. bir çok şeyden anlamak zorunda.
Yeni nesil reklamcılık hızla gündeme oturdu, eskisi gibi hadi bir cıngıl, hadi bir slogan dönemini geçip, bunların yanında stratejinin çok daha önem kazandığı bir döneme girmiş bulunuyoruz.
Biraz eski yeni karşılaştırması yapacak olursak; Eskiden iletişim kanalları azken, bugün artık çoğaldı. Kar marjları çok yüksekken, kar marjları düştü. Teknoloji kullanımı sadece bilgisayarla kısıtlıyken, bugün bol çeşitlilik var. Hedef kitleden uzakken, bugün halkla iç içe. Yaratıcılıkta birkaç mecra için kafa yorulurken, bugün mobil telefon dahil olmak üzere fazlalaştı. İnsan psikolojisi ve hedef kitle belliyken, bugün hedef kitleler birbirine girmiş durumda.
En önemlisi de dijital reklamcılık oldukça öne çıkmaya başladı, eski reklamcıların bir bölümünün bu dünyaya hızlı bir şekilde entegre olamadığını gözlemliyorum. Halbuki o kadar da teknolojinin içinde olmalarına rağmen, dijital ağın nasıl kullanılması gerektiği konusunda çoğu bi’ haber geziyor. Kanalları bilmeyen kişi nasıl reklam üretecek? Bunu bir sormak lazım.
Bu soruya cevap veremeyeceklerin bir çoğunun eleneceği, bunlara entegre olan, anlayan ve hissedenlerin ise bitmiş olan eski dönemin küllerinden Anka Kuşu gibi yeniden dirileceği dönemdeyiz.
Yani reklamcılar artık dijital düşünmek zorunda,
Yani reklamcılar iletişim stratejisini kurgulamak zorunda,
Yani reklamcılar pahada ucuz, etkide geniş kitlelere ulaşacak çözümler bulmak zorunda,
Yani reklamcılar “Biz pazarlamacı mıyız?” dememek zorunda.
Yani reklamcılar yönetim organizasyon nedir? Kaliteli ürün nedir? Bütünleşik pazarlama nedir? Reklam stratejisi nedir? bilip yaşamak zorunda,
Zorundayız fm.
Geçmişte nasıl reklamcılar ihtişam pompalıyorsa, bugün de dünya ve sektörler tarafından reklamcılardan beklentiler fazlalaşıyor.
Bu dönüşümü yaşamak öyle kolay değil aslında, hadi değişeceğim demekle ne yazık ki olmuyor. Bugünlerde 1987’den beri idolüm olan, Steve Jobs‘un biyografi kitabını okuyorum, dönüşmek için geçmişinizdeki bohçanızda nelerin olduğunun önemini bir kez daha anlamış oldum. Siz yaşarken neler biriktiriyorsanız, nerelere bakıyorsanız dönüşümünüz de o hızda oluyor. Steve Jobs‘u anlamak spiritüel, inovasyon, hırs, irade, inat, agresiflik, görebilmek, duyabilmek, hissedebilmek olduğunu da anlamak gerekiyor. Her bir kelimenin ne demek olduğu üzerine uzun uzun düşünebilmek.
Yani dönüşüm ve devrim, beyinde başlayıp, kalpte hissedilip ellerden de hayata akıyor.
|
Bu yazı www.pazarlamadunyasi.com Aralık ayı sayısında yayınlanmıştır.