Dünya artık küçük bir köy halini aldı sanırım. Amerika’ya Türkiye’den 13 saatte uçabiliyorsunuz. Yani bu şu demek; 13 saat sonra başka bir kültürde gözünüzü açıp hiç tanımadığınız binlerce kilometre uzaklıkta ki birisiyle ortak paydada buluşarak muhabbet edebiliyorsunuz.
Yani artık dünya insanı olabilirsiniz!
Bugün dünyadaki tüm sınırlar bir şey ifade etmemeye başladı bile. Einstein’in dediği gibi; “Dünyada iki ülke vardır. İyiler ve kötüler ülkesi.
Şimdi insanları bir yana bırakıp size başka bir şey anlatmak istiyorum. Biliyorsunuz insanlara boş zamanlarınızda neler yaparsınız? sorusuna en çok verilen cevaplardan birisi, ‘belgesel izliyorum’ dur. Şayet gerçekten öyleyse şimdi bahsedeceklerim ilginizi çekecektir.
Yaptığımız iş gereği reklamcılık ve pazarlama iletişimi aslında bir meslek olmaktan çok birçok şeyi algılamanızla alakalıdır. Yani başka insanların göremediği alakasız şeyleri bir araya getirip yine insanlara sunup anlatılmak isteneni algılatıp satışın etkisini arttırmaktır.
İşte reklam üretmek de aslında bir tohumun yeşermesiyle aynı şeyi yapmaktadır. Şayet belgesel izliyorsanız; tabiatın dengesini, kuşların uçuşunu, hayvanların üremesini, rüzgarların esmesini, yıldızların nasıl parladığını, ayın neden şekil değiştirdiğini, mevsimleri, buzulları, dağların üstündeki bozkırları ve hepsinin nasıl bir ahenkle görevlerini yerlerine getirdiğini biliyorsunuz demektir.
REKLAM MANTIĞI SEVER!
Şayet siz bunları biliyorsanız her şeyin bir zamanı olduğunu da bilirsiniz. Bir hayvanın doğum süresi gelmeden doğamayacağını, bir ağacın mevsimi gelmeden meyve veremeyeceğini, bir çiçeğin yine zamanı gelmeden açamayacağını bilmelisiniz.
Aslında reklam da bu mantığı sever ve buna göre bakıldığında meyveler, ürünler veya doğumlar yapar. Yani ne zaman tohum atılır, ne kadar beklenilir, ne kadar süre sonra mahsul alınır ve bu mahsul nasıl büyütülür ve insanlara sunulur hepsinin bir zamanı vardır.
İŞİMİZ KOLAY
Şayet tüm bunları biliyorsak işimiz de kolaylaşıyor. Birden bire marka olunamayacağı ve bir reklamla herkes tarafından tercih edilemeyeceği ve aslında her şeyin bir süresinin olmasının yanında yavaş yavaş bir hazırlık safhasında olduğunu bilmek gerekiyor. Şayet tabiata ters bir şeyler yaparsak mahsül alamayacağımızı veya alsak da az olacağını bilmeliyiz. Yani doğal reklam hatta bugünlerde native reklam denilen modele de bürünerek samimiyetinizi uzun soluklu ve sürdürülebilir bir şirket olmaya çevirebilirsiniz. Hatta ve hatta doğal olarak bunlara ulaşabilirsiniz. (bkz. yazının altında native reklam nedir?)
Şayet siz de bunları biliyorsanız. İşiniz kolay.
Yani işimiz kolay.
___________________________
NATIVE REKLAM NEDİR?
Tanım olarak native reklam; reklam deneyimi, tüketici deneyiminin uygulanan medyadaki doğal şekline ve işlevine uygun bir bütçeli medya türüdür.
Native reklam içinde bulunduğu özgün görsel tasarım deneyimlemesi ile birebir örtüşür ve doğal bir içerik gibi hissedilir, görülür.
Native reklam doğal içerik gibi gözükmeli ve sürekli “native” kullanıcı deneyimlemesine uygun hareket etmeli.
NE DEĞİLDİR?
Editoryal değildir. Native reklam yüksek kaliteli içeriği, belirlenmiş platformun doğal deneyimlenmesine entegre eder. Reklam kutusu değildir. İçerik, akışa uygun olarak genel akışı bozmaz ve tüketici ile etkileşimde eşit mesafededir.