Yıl 1995’ti. Çalıştığım gazeteye modemiyle gelen teknoloji danışmanı bizi internet denilen teknolojiyle tanıştırmak istiyordu. Çok heyecanlandık. Çünkü o güne kadar sadece Timbuktu diye bir yazılımla odalar arasında dosya ve mesajlaşma kullanırken şimdi dünyadaki herhangi bir server’a bağlanarak web sayfaları okuma şansımız olacaktı. Google yoktu ve altavista’dan giriş yaparak bazı sayfaları gezmiştik. Biz nerden bilelim o dönemin web 1.0’ın başlangıcı olduğunu.
WEB 1.0 ve WEB 2.0’DA NELER OLDU?
Neyseki web 1.0’a adapte olmamız çabuk oldu ve kurumsal web sayfaları yavaş yavaş kendini gösterir hale geldi. Hatta o tarihlerde ünlü bir stand-up’çıya 495 K toplam site yüklenecek video animasyonlu bir site yapmıştık. Kendisi Bodrum’daki tatile gittiği otelden saniyede 2K ile bağlandığı dial-up internetle uzunca bir müddet açamayınca siteyi telefonla arayıp basmıştı kalayı. Gelişim gelişimdi sonra kablonet’ler, ADSL vs ile web sayfalarına ulaşım da yavaş yavaş artmaya başlamıştı. Bu arada en ilkel sosyal medya MIRC ve Hotmail Messenger gibi uygulamalar da hayatımızda cirit atıyordu. Yani o dönemden aklımda kalan başka bir anı da birçok markaya web sayfası yapmak için ikna ediyorduk. Kimse bunun bir işe yarayacağına inanmıyordu. Hatta: “Şimdi siz web sayfası yapacaksınız ya. Bunu CD’ye basabilir misiniz? Bari müşterilerimize CD olarak gönderelim” diyorlardı. Hey hat nerden nereye. Bugünle kıyaslanamayacak Türk keskin zeka örneği. İnternete insanlar giremez belki ben CD ile web sayfalarımı insanlara ulaştırıp Explorer browser’ından sayfalarımı açtırmış olayım. Harika 🙂
WEB 2.0 ise oldukça hareketliliğin olduğu dönemlerdi. Şöyle ki FriendFeed, Facebook, Twitter, Linkedin birden bire insanların ilgi odağı olmaya başladı. Herkes web sayfalarıyla birlikte çok fazla online olmazken sosyal medyanın hızıyla daha fazla internette vakit geçirmeye başladılar. Eee tabi ilkokuldaki arkadaşları bulmak Facebook’ta heyecan yaratmıştı. Geçenlerde izlemiş olduğum “Sosyal Ağ” filminde de insanların bu zaafları kullanılarak daha fazla aktif olmaları sağlanmıştı. Bekar mı? İlişkisi var mı? Ne yapıyor insanlar? Nerelere gidiyor? Bugüne kadar gelmiş olduğumuz bu dönemde daha fazla sosyal medya platformu üretilir oldu. İnstagram ve Youtube fenomenleri, Spotify sanatçıları, Snapchat gezginleri dünyayı sallamaya başladı. Hele hele fotoğraf efektleri bir hayli insanları sarhoş etmeyi başarmıştı.
REKLAM BUNUN NERESİNDE?
Google Adwords o zamanki adıyla, Facebook Ads de o dönemlerde ortaya çıkmaya başladı. Hatta rich media kullanılarak birçok web sayfasında reklamlar yapılmaya başlandı. Kağıttan reklam ve TV’nin çok bu taraflarla ilgilenmediği zamanlardı. Çünkü sonuçta bilgisayarda çıkan reklamların ne kadar etkinliği olabilirdi ki? Değil mi? Hiç de olamazdı. Birçok müşterimize bu dönemlerde ikna etmek için göbeğimizin çatladığını biliyorum. Çünkü dijital kültür henüz tam oluşmuş değildi. Hatta 2008-2009’lu yıllarda Facebook amele kaynıyor ne işimiz var diyip bazı insanlar çıkmak dahi istiyordu. Ancak bir şey unutulmuştu. İnsanoğlu kendini göstermeyi çok seviyordu. Hatta mağara dönemlerinde mağaralara resim yapmak isteyip bizden sonrakiler görsün diyen insanlar Sosyal medya hesaplarındaki duvarlara aklınıza ne geliyorsa yüklemeye başladılar. Kediler, köpekler, pastalar, yemekler, hamburgerler, selfiler vs. vs. Bu da yoğun bir trafik meydana getirmeye başladı. Tabi ki reytingin olduğu yerde de reklam kaçınılmaz olarak verilmeye başlanıldı. O dönem hatırlıyorum Nike bile konvensiyonele verdiği reklamın yarısını dijitale doğru aktarmıştı. Hatta koşu ayakkabılarındaki bir sensörle sosyal medyada ne kadar koştuğunu veya mesafelerini insanlar sosyal medyaya bırakmaya başlamıştı.
Sözün kısası web 1.0 ve web 2.0’da dijital mecralar gelişmeye ve reklam da buraya girmeye başlamıştı çoktan. Hatta ve hatta sosyal medya reklamcılığa açılan yeni bir kapı oldu.
GELELİM WEB 3.0’A
Asıl konumuz web 3.0 çünkü akıllı bir kere. Web 1 ve 2.0’daki gibi server sistemlerine bağlanarak insanlar sayfalara ulaşmayacaklar artık. Herkes birbirine istediği anda bağlanabilme şansına erişecek. Şayet HTTP protokolünden çıkar ve yeni bir protokol yapılırsa dünyada METAVERSE evrenleri arasında ve birçok kişisel bilgisayarları birbirine bağlanma şansımız olacak. Bu hızı da 5 G ve sonrası teknolojisine borçlu olacağız. Sadece bu mu? Aynı zamanda giyilebilir teknolojiler. Nesnelerin interneti, artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik. Web 3.0’ın içinde olacak. Hatta akıllı asistanlar size borsa, Blockchain veya hangi arkadaşlarınızla daha fazla görüşmeniz gerektiğini dahi söyleyebilecekler. Bilgi şeffaflaşacak, internet ücretsiz hale gelecek. Dünyadaki bilmediğimiz bir şey kalmayacak. Çünkü bilgi daha önceden akarsu gibi akarken şimdi bir okyanus gibi üstümüze üstümüze geliyor. Biz orada yüzme öğrenirsek bu dönemin çok da güzel keyfini çıkarmış olacağız. Mesala satınalmak istediğiniz bir otomobili yapay zekalı asistanınız 5 yıl önceki değerini, 5 yıl sonraki değerini ve rakiplerini mukayese ederek hangi otomobili almanız gerektiğini söyleyecek. Yine verimlilik önemli bir şey haline gelecek. Çünkü insan emeğinin ve dijitalde geçirilen sürenin birçoğu çöpe giderken, akıllı teknolojilerle daha verimli bir iş yaşamına doğru hareket etmiş olacağız. Bunun en büyük destekçisi de cloud serverlarda sunulan yazılımların inanılmaz bir şekilde user odaklı hareket etmeleri diyebilirim. Böyle bir sanal dünyanın alt yapısı çoktan oluşmaya başlamıştı. Web 3.0 Nirvana’nın kendisi oluyor.
PEKİ ŞİMDİ REKLAMLAR NEREDE?
Bu kadar teknolojik alt yapıların gelişmesiyle birlikte METAVERSE evrenlerinde insanlar daha fazla online olmaya başlayacak. Kişiler odalarının dışına “METAVERSE gittim gelicem” yazacaklar belki de. Metaverse evrenlerinde geçirilen vakitlerde hangi alanlar daha fazla reyting alırsa oralarda da reklam ortaya çıkmış olacak. Tabi ki reklamcıların bünyesinde 3D, mimarlık ve video editleme departmanları olmaya başlayacak. Çünkü göreceğimiz reklamlarda kusursuz bir görsel şölen olacak. Biz de reklamcılar olarak bu mecralara ve ölçülere veya tekniklere göre reklamlar üretmiş olacağız. Tabi ki buralarda gezen insanların iç görülerini yine yapay zeka ile tanıdıktan sonra reklamlar üretmenin keyfi de bir başka olacak. Her ne kadar yeni mecralarla ilgili birçok panel, seminer, konferans düzenlense de aslında METAVERSE henüz tam anlamıyla oturmuş bir platform değil. Aslına bakacak olursak PUBG de bir METAVERSE. Ona bakarsak ZOOM’da ilkel bir başka METAVERSE. İşte sanal grafiklerde, giriş protokollerinde, paranın nasıl yer değiştireceğiyle ilgili gelişmelerin tamamen kabul edilmesiyle birlikte bu gelişim ilk 5 yıl omurgayı, sonraki 5 yıl vücudu tamamlamış olacak. Haliyle 10 yıl içinde yeni teknolojilerin içinden reklam da kendisini hazırlamış olacak. Yeni nesil reklamcıların da yakından bu dönemi takip edeceğini düşünüyorum.
VOLTRANI OLUŞTURUYOUZ
Sonuç olarak akıllı web 3.0 uygulamalarıyla insanın egosunun etrafında şekillenecek yeni dijital dünyada nereye bakıyorsa reklam da buna göre hayatını devam ettirecek. Yeni dünyanın insanlarının anlayacağı biçimdeki reklamlar da bugünlerde üretilmeye veya akıl edilmeye başlandı. İşbankası ilk reklamını vermişken, Ocean Outdoor müşterileri, oyun içi reklam şirketi Admix ile bir ortaklık sağladıktan sonra, video oyunlarında ve metaverse’te dijital reklam panolarında reklam verebilecekler.
Umarım bu yazdığımız yazıları seslendiren 3D yapay zeka karakterleriyle Web 3.0 teknolojilerinin içindeki MetaLog’larda görüşmek üzere.