Dijital medyada çok fazla içerik mi çıkılmalı, yoksa algoritmalar dinlenerek bilinçli bir şekilde mi çıkılmalı diye sorsak, eminim her Türk’ün Tv’de ne izliyorsunuz sorusuna “belgesel” cevap vermesi gibi; algoritmalar takip edilerek mantıklı içerikler çıkılması denilecektir. Ancak, durum tam tersi oluyor. Çünkü insanın algoritması ile dijital medyanın algoritması ne yazık ki aynı mantıkta çalışmıyor. Haliyle davranış çok içerik paylaşalım bizi 80 milyon izlesine dönüyor. Halbuki dijital mecralar çok fazla içerik paylaşan birisini çok fazla da sevmiyor. Zaten gevezeleri kim sever ki? Değil mi?
ÇOK BASMA GAZA, YOKSA TIKARLAR LAFI AĞZINA
Bakın görün iletişim fakültelerinde henüz okutulmuyordur ancak medyada nasıl bir planla ve stratejiyle durulması gerektiğiyle alakalı ders verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani eminim büyük resimin eğitimi veriliyordur. Bundan bahsetmiyorum. O büyük resimdeki puzzle parçalarından bahsediyorum. Çünkü artık büyük resimi göstermek için minik minik medyada örmeniz gerekiyor. Tabi ki nasıl bir kuyumcu nakışını yaparken büyük bir sabırla belli bir zamanda muhteşem eser meydana getiriyorsa dijitaldeki paylaşımların da sabırla ve istikrarla olması gerekiyor. Yoksa zamansız öten horoz misali olunuyor.
OLAY YERİ İNCELEME
Türkiye’de genelde sabırsız ve çok fazla içerik çıkılarak daha fazla tüketiciyle bir araya geleceğini düşünülebiliyor. Bir evham ve aman geç mi kalıyoruz durumsalı. Dur şurdan da bir içerik çıkaralım. Aman bakın bir kampa gittik ne yedik ne içtik bunu da paylaşalım. Aman bugün de 5 toplantıya gideceğim 3.’sündeyim. Bakın nasıl çok çalışıyorum. Ya da normal olmayan rakamları açıklayıp algı operasyonu yapalım içerikleri vs. Halbuki hadi gel zengin bir içerik çıkaralım ve bu işe biraz eğilip adamakıllı bir şey ortaya koyalım denildiğinde ise zamanımız yok siz bir şeyler bulun her gün paylaşım yapına dönüyor. Buraya söylediğimi yazarak resmileştirmek istiyorum: Çok içerik çıkıp bağırmaya çalıştığınızda algoritmalar geriye iade ediyor. Yani çok içerik çıktığınızda ya para da basmanız gerekiyor ya da o kadar iyi bir içerik çıkacaksınız ki reklam bütçesine gerek kalmadan insanlara ulaşacak. Mesala; Madonna veya Trump’a ürününüzle ilgili bir çift laf ettirin reklama ihtiyacınız kalmaz. Yani etkili içerik ile vasat içerik arasındaki farkı anlamak gerekiyor. Çünkü zaten değerli bir içerik ilgi gördüğünde buna aç olan algoritmalar isterseniz 3 hafta önce paylaşın alıp onu bugüne taşımaya başlıyor. 3 hafta önce ilgi gören bir içeriği tekrar göstermek koşuluyla belki görmeyenler olabilir diye hareket edebiliyor. Sonuçta yapay zeka bu akıl sır erdirilemiyor. Çünkü çok zaman önce paylaştığım bir Linkedin içeriğim yeniden beğenilip tekrardan trafik almaya başlayabiliyor. Hepsini geçelim planı olmayanın hedefi de şaşıyor. En güzel plan bam bam bam denildiğinde ise işe yaramayan Power Point slaytları ve bolca yapılan telefon görüşmeleri veya toplantılarla zaman kaybına dönüşüyor.
YA POPÜLER PAYLAŞIMLAR?
Özellikle son dönemde yapılan popüler paylaşımlarla çok ünlü olan insanların etkisinin fazla olmadığını görebiliyorsunuz. Yani çok azı bunu aşabilirken milyonlarcası ya nasip diyor. Hatta 2009 yılında IAATurkey’e bir etkinlik planlamıştık ve Andy Warhol’a bir muhabirin sorması sonucu verdiği cevabı motto belirlemiştik: Birgün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak. Haliyle o 15 dakikayı yıllara ve bir ömüre sürdürmek kolay olmayacağa benziyor. Yani popülariteyi bu yazının dışında bırakarak sonuca geçelim istiyorum.
SONUÇ OLARAK
İster influencer ol, ister bir marka, ister bireysel marka, yapmamız gereken işimizi çok iyi yapıp bunu değerli hale getirip planlı programlı ve mantıklı içerikler paylaşmak. Aksi halde dijitalizmde insanlar sizin çok ses çıkaran bir boş tencere olduğunuzu düşünebiliyor.
Kısacası; planlı programlı sahada işini iyi yapıp bunu dijitale akıllıca yansıtın ve dijitalin algoritmalarına güvenin a dostlar!