Paylaşacağım ilk iş aslında tuhaf, çünkü bir markanın işi değil, bir oluşumun veya faaliyetin de değil. Devletin en büyük kurumlarından biri olan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun… Yani; devletin.

Aslında yüzlerce yıl boyunca devlet statüsündeki hiyerarşi, oligarşi veya demokrasi ismi ne olursa olsun halkla ilişkiler için birçok araç kullanılmış.

Burada bir tanesini örneklendireyim, Osmanlı döneminde halkla iletişimi sağlamak maksadıyla duyurular tellallar tarafından belli sloganlarla halka duyurulurdu.

Neyse sonuçta yöneten erk olan güç, halkla iletişim kurmayı hep isteyegelmiş.

Günümüzde, gelişmiş toplumlarda bu iletişim aktif kullanılıyor. Özellikle Avrupa’da metrolarda, tüm açık hava ve tv’lerde iletişim sürekli güncelleniyor.

Bu ön bilgilerimin ışığında Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük kurumlarından birine yönelik neler yapılabileceği beni gerçekten çok heyecanlandırdı. Yaptığımız görüşmelerde, aldığımız briefler’de, en üst düzeydeki devlet erkanına yapmış olduğumuz sunumlarda bu heyecanı açıkcası çok fazlasıyla yaşadığımı ifade etmeliyim.

Neden mi? Çünkü uzun soluklu bir devletin vatandaşı olan ben Türkiye’de reklam iletişimini çok kullanmayan bir devleti konuşturacak tellal olacaktım.

Neyse efendim öncelikle problemleri dinlemeliydik. Aslında mesele çok açıktı, yukarıda Sosyal Güvenlik Kurumu çok şeyler yapıyor ama bu insanlar tarafından bilinmiyor. Yapılan şeyler mevzuat diliyle ifade ediliyor ve bunu ne yazık ki ben bile çok zor anlayabiliyordum. Öncelikle bunun çözülmesi gerektiğini düşündük.

Bu amaçla da yapılacak konseptin üst başlığının kesinlikle kısa ve net olması hedef kitlenin hangi tarafına çalışılacaksa oraya özgü olması gerekiyordu.

Hedef kitle tüm gruplar olunca biz de herkes tarafından anlaşılacak doğrudan bir iletişim dilini tercih ettik ve bu çalışmalar doğrultusunda alternatiflerimizden biri olan “Hep Yanınızdayız” ana sloganı seçildi.

Çözümü bulmuştuk > önce Türkiye demografisindeki kitle (örnek: çocuk, çalışan, emekli vb.) > sonra “Hep yanınızdayız” sloganı > daha sonra o hedef kitleyi ilgilendiren mevzuat.

Geçtiğimiz güvenlik haftasına yönelik düzenlenen resepsiyonla devlet erkanına sunulan tanıtım filmi, afişler vb. çalışmalar şu günlerde 81 vilayetteki tüm devlet dairelerinde, internette, radyolarda, eczanelerde yerini bulmuş durumda.

Umarım herkesin anlayabileceği bu iletişim devam ettirilerek, devletin kendisini vatandaşına doğru bir şekilde ifade etmiş olur.

Bir reklamın hikayesini kısaca da olsa anlatmaya çalıştım, değerlendirme artık hedef kitlelerin.

Bu arada tellal davulunun sesi uzaktan hoş gelse de, yakından çalışmalara bir bakın derim.

Son olarak bir kitap tavsiye etmek istiyorum. Emine Kazan’ın hazırladığı ve yazdığı “Eski Türkler ve Osmanlı’da Halkla İlişkiler” linki buradan