Küçükken oyun oynardık ve çürük elma kimse oyundan çıkardı. Bu duruma da kimse alınmazdı. Çünkü oyunun kuralı buydu. Şayet iyiyi yapamıyorsan “sen çürük elmasın çık” denirdi. İnsan psikolojisi sanırım küçükken daha çok kaldırıyor böyle olayları. İnsan anatomisi büyümeye ve psikolojisi genişlemeye başladığında girdiği her oyunda iyi değilse diğerleri tarafından “çürük elma çık dışarı” dendiğinde hemen depresyona giriyor, buna çok kez bizzat şahit oldum.
Aslında hayat bu oyunlar içinde geçip gidiyor ve biz hangi oyuna ne için, nasıl ve ne zaman girdiğimizin belki farkında, belki değil girip, ya çıkıyoruz, ya çıkarılıyoruz.
Dünya insanın hayat oyun alanıdır. Bu açık.
Her oyun bilgi ve dayanıklılık istiyor. Büyüdükçe oyunlar daha da acımasızlaşıyor belki de insanın oyundan çıkarıldığında kendisini yaralı hissetmesi bu acımasız ortamda kendini kabul ettirmeye çalışmasından.
Oyunlar çeşitli çeşitli, aile oyunu, iş hayatı oyunu, sosyal hayat oyunu, okul oyunu bla bla uzayıp gider…
Aslında hepsi birbirine zincirlerle bağlı. Halkalar iç içe. Her oyunun kuralına yine insan ve toplum karar veriyor.
Buraya kadar hepsi hemen hemen tahmin edilen şeyler, genel bir bilgi vermiş oldum. Bundan sonrasında bazı tespitlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Ben aile, sosyal, okul ve diğer hayat oyunlarının, iş hayatını etkilediğini düşünüyorum. Hepsinin bileşkesi iş hayatı. Şayet iş hayatını oturtamıyorsa birey diğer oyunlarda çürük elma olmuş demektir. Bu da iş hayatında çürük elma olmasına sebep oluyordur.
Bir işletmenin, markanın, kurumun, kuruluşun en önemli yatırımı insan kaynaklarıdır. Birey aile hayatında tolere edilebilir, sosyal hayatta tolere edilebilir, okul hayatında hadi bi nebze tolere edilebilir. Ancak iş hayatında belli bir yere kadar tolere edilir.
Hayatın içine damarlarına kadar girmiş olan aile, sosyal, okul vb. hayatlarda ne kadar kendini gösterebilmişse birey, iş hayatında diğer hayatlarında ki gibi parlamaya başlıyor.
Hem işletmecilik yaptığımdan, hem araştırdığımdan, hem de gördüğüm örneklerde genelde bu çürük elmalar şirketlerde şöyle seçiliyor.
Her insan kaynağı kendisini bir kere aynada göremiyor. Onu görenlerin olduğunu da göremiyor. Çürük elmaların belli başlı özellikleri var mesela;
> Konuşurken kesik kesik konuşur, cümleleri yuvarlar ve ne dediğini anlayamazsınız. Bunun sebebi işini tamamen isteksiz yaptığındandır.
> Gözlerinize bakamaz. İş ile ilgili bilgi istediğinizde sürekli göz trafiği kapalıdır.
> Verdiğiniz işle ilgili sürekli bir tarihi ileri atma eğilimindedir.
> Aklı sürekli oyunun dışındadır. Yani kutu kutu pensede herkesin yüzü dönükken onun yüzü dışarı dönüktür. Herkesin yüzü dışarı dönükken onun yüzü “ya ne olacak benim bu halim” gibisinden içeri dönüktür.
> Sürekli arayış içindedir ve bu zaten çok net gözükür.
> Ayrıca ak koyunların içinde kara koyunlar hemen belirlenmez mi?
Bu listeyi biraz daha uzatabilirim belli başlı olanları paylaşmak istedim.
Kısacası; görünen köy kılavuz istemiyor.
İşte ey insan! Oyundan çıkarıldıktan sonra, “Hayat hep ben miyim çürük elma?” diye depresyona girmenin ve veryansın etmenin bir anlamı yok.
Oyunu adam gibi oyna ve oyun sana göre değilse adam gibi oyundan çık.
Unutma; hayatın, düşüncelerinin zuhura uğramış halidir.
NOT: Burada oyunun kuralı, oyunu kuran, oyunun başını tutan ve oyunda ki her bir insan kaynağının ortak düşünceleridir “çürük elmayı” seçen.