Dijital dünyada görünmenin püf noktaları, context (bağlam), content (içerik) ve culture (kültür) üçlüsünde gizli. Yaşadıklarımdan da yola çıkarak hala Türkiye’de bu konunun net anlaşılmadığını düşünüyorum. Bu kavramlar bilinse de bilinmese de yine de yazayım istedim. Hadi şimdi, bu üç temel kavramın gücünü nasıl kendi lehinize çevireceğinizi konuşalım.
CONTEXT: MESAJIN NEREDE VE NASIL YAŞAYACAĞINI İYİ BİLMEK
Dijital platformlarda sadece doğru şeyleri söylemek yetmez; doğru zamanda, doğru yerde, doğru tonda söylemek şart. Bir de o dünyayı belirlemek dokusuna, rengine, metnine, şakasına, esprisine karar vermek gerekiyor. Bunun için;
- Kitleyi Tanı: Hedef kitlenin gündemini, alışkanlıklarını ve sıkıntılarını bilmeden onları etkileyemezsiniz.
- Doğru Platform, Doğru Format: LinkedIn’de profesyonel bir yazı iş yapar, ama aynı mesajı TikTok’ta kısa, yaratıcı bir video ile anlatmalısınız.
- Veri Dostunuz Olsun: Analitik, size kitleyi anlamanız ve bağlam yaratmanız için her zaman yol gösterir. Ama unutmayın, veriler sadece rehberdir, stratejiyi siz oluşturursunuz.
CONTENT: İÇERİK RUHUNUZU YANSITIR
İyi bir içerik, markanızın DNA’sını anlatır, kitlenizi harekete geçirir. Amaç sadece görünmek değil, anlamlı bir hikaye anlatmak olmalı. Tabi bunların sadeleştirilip söylem ve görsel haline dönüşmesi gerekiyor. (İlgi çekici kreatif bir görsel veya sade bir yazı. Blog, bir konu, kısacası harekete geçiren dürten eylemlendirici.)
- Hikayeler Kazandırır: İnsanlar hikayeleri sever. Nike’ın ilham veren reklamlarını düşünün, her biri bir mücadele hikayesidir.
- Çeşitlilik Şart: Metin, video, görsel… İçerik üretiminde tekdüzelik, izleyiciyi kaybettirir.
- SEO ve Duygu Dengesi: İçeriğiniz, hem Google algoritmalarını hem de insanların duygularını yakalamalı. İkisi bir arada çalıştığında mucizeler yaratılır.
CULTURE: TOPLULUK İNŞA ETMEDEN BAŞARI GELMEZ
Dijitalde kalıcı olmak istiyorsanız bir kültür yaratmanız şart. Sadece bir marka olarak var olmak yetmez, bir hareketin öncüsü olmalısınız. Tüm bunların yaşayacağı görsel kimliğin oluşması ve tüketiciler tarafından görülmesi gerekiyor. Aklınıza gelen tüm markaların kendi kültürlerini nasıl oluşturup dijitalde yaydıklarını düşünün.
- Değerlerini Yansıt: Tüketiciler, güvenebilecekleri markaları tercih eder. Patagonia’nın sürdürülebilirlik vurgusu, bu konuda harika bir örnek.
- Topluluklar Oluştur: Markalar, sosyal medya sayesinde insanları etraflarında toplama gücüne sahip. Hashtag kampanyaları ve interaktif içerikler bunun yolu.
- Gündemde Kal: Kültür yaratırken güncel konulara dokunmayı ihmal etmeyin. Dove’un “Gerçek Güzellik” kampanyası, sosyal konuları cesurca ele alarak bunu başardı.
Sonuç Olarak
Dijitalde fark yaratmak istiyorsanız, bağlam, içerik ve kültür üçgeninde yaratıcı bir oyun kurmalısınız. Bu üç unsurun gücünü bir araya getiren markalar, sadece kitleleri etkiler değil, aynı zamanda onların hayatlarının bir parçası haline gelir.
Dijitalde bir devrim yaratmak sizin elinizde. Hadi başlayalım!