Danışmayı bilen işini yürütür. Bilmeyen de ürkütür. Ancak en önemlisi de çok danışan süründürür.
KOÇ ailesi ,danışmanlarını dinlediğinden GSM yatırımına girmedi. Ancak Mehmet Emin Karamehmet dinlemeden ,GSM yani bugünkü Turkcell yatırımını yaptı. Öyle ki elindeki birçok mal varlığını kaybettiği halde Turkcell hep kazandırdı.
Ancak danışmayı da bilmek lazım Henry Ford’a danışmanları, “Efendim! Yeni arabalar üretmeliyiz.” dediklerinde. “Siyah renk bitene kadar ben bu arabaları üretmeye devam edeceğim” inadındayken, sonunda dayanamayarak 1959 yılında efsane kırmızı Ford Mustang’i hayata geçirdi.
Bugünlerde ‘danışmanım’ kelimesi moda oldu. Herkes her şeyin danışmanı oldu. O kadar danışman var ki danışmanların da danışmana ihtiyacı olduğunu düşünmeye başladığımdan bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Danışmanlarda gördüğüm eksiklikler aşağıdaki gibi,
– Okuduklarını hayatlarına uygulayamıyorlar. (Bana eşekten düşeni getirin demiş hoca. Birçoğu bu tecrübeden yoksun.)
– Teknik bir malzeme öne süremiyorlar. Ne gibi teknikleriniz var? sorusuna hemen sözle cevap veriyorlar. Halbuki teorisini ve pratikliğini ortaya koyacakları stratejik yol haritaları belgesel olarak yok.
– 20-28 yaşları arasında ki arkadaşlardan kolay kolay danışman olmaz. Çok nadir çıkar. Çünkü eşyanın tabiatına ters. Tarihtede böyledir. Tecrübenin sermayesi belli bir zaman + görgüdür.
– Focuslandıkları bir konu yok. Yani, şu konuda ihtisas sahibiyim diyemiyorlar.
– Yurt dışından alınan teknikleri uygulamaya çalışıyorlar.
İşin özü şu ki, “danışmanım” demek için birkaç çiziğinizin olması lazım. Ben hep diyorum: Çiftlik sahibi olmak istiyorsan, at pisliği temizlemiş olman gerekiyor. Tiyatrocular “toz yutmak”, alimler “dirsek çürütmek” de diyorlar.
Hemen oldum sevdasıyla ben danışmanım demek kısa vadede eyvallah, uzun vadede hadi eyvallahtır.
Not: Danışmanlık müessesesini layıkıyla yerine getirenler için değildir yazdıklarım.