Geçtiğimiz 22 Kasım’da çeşitli liselerden bir araya gelmiş liseli öğrencilerle buluştum. Yeni mecraların ne kadar güçlü ve geleceğin nasıl bir değişim içerisinde olacağınında geri dönüşlerini almış oldum.
Öncelikle biraz geçmişe gidelim.
Birçok şeyi gazete, dergi ve TV’den öğrendiğimiz dönemlere. Tüketiciyle tek taraflı bir iletişimle bulunulan çok değil bir 15-20 sene öncesine. Mesajların veya haberlerin verildiği bu kanallar kendi sistemi içerisinde belli kriterlerle insanlara ulaştırılırdı. Hatta ilk işim olan gazetecilik yıllarında pikaj ve mum kokusu hala burnumdan gitmez. Bizden öncekiler ise kurşun dizgiden bahsederdi. Haber bir gün önceden hazırlanır ve insanlar bir gün sonra okumaya alışmış bir şekilde gazetede olan ilanları ve haberleri okurlardı. Birçok insan bunları hatırlıyordur çok fazla üzerinde durmayacağım.
Bugüne gelelim.
Bugün artık gazete okumuyoruz, twitter sağolsun, facebook sağolsun. Tüm haberleri insanlara taşır oldu. Hatta öyle bir durumla karşı karşıyayız ki; demokratik tepkiler bile sosyal medyadan iktidarlara, muhalefete, camialara ulaştırılır oldu.
Yarına bakalım.
Yarına bakmak gençliğe bakmaktır diyorum. Ben de onlarla zaman zaman bir araya geldiğimde yarınlarla ilgili verilerde almış oluyorum. Yaptığım sunumda onlara bir iş fikri oluşturmalarını ve bunu dijital platformlarda nasıl pazarlarız? sorusuna cevap aramalarını önerdim. Yaklaşık 5 okulun ortak noktasında Osmanlı savaşlarıyla ilgili bir strateji ve savaş oyunu yazmak fikri meydana geldi. Oyunun reklam ve tanıtımı için en önemli unsuru marka kimliğini de oluşturun dediğimde. Markanın ismini Yeniçeri olarak koydular. Daha sonra bu oyun aplikasyon ürününü nasıl pazarlarız? sorusuna hemen internette reklam veririz. Arkadaşlara tavsiye ettiririz. Blog sayfalarında konuştururuz. Portallarda banner gireriz. Hatta birisi ünlü bir sitenin anasayfasında, yeniçerinin yukarıdan aşağıya iple inip hadi benimle oynayın gibi bir reklam fikri verdi.
Yani yarında şu var;
17 yaş grubu gazete ve TV’ye inanmıyor. Videoya, sosyal medyaya ve oyuna karşı ilgileri oldukça fazla. Gelecekteki nesiller kesinlikle oyunun olmadığı bir hayatın sıkıcı olduğunu düşünüyor. Yani derslerin de, sınavların da, hayatın da bir oyun ile oynanması gerektiği konusunda hem fikirler. Gelecek şekillenirken, yarınların düşüncelerini bize bugünden sinyal yakan 17 yaş grubu (Z grubu) arkadaşları anlamayan reklamcı, pazarlamacı ne yazık ki onlara bir ürün satamayacak hale gelecekler. Ya da yeni mecraların gittiği yöne bakarak yatırımlarını geliştirmeyen şimdinin mecra sahipleri dinazor halini alacaklar.
Gelecek gerçekten bir oyundan ibaret olacak. Yaşı olmayan insanlar bu oyuna dahil olacak, olamayanlar ise oyunun dışanda kalacaklar.
Hadi yeni yeni mecralara, yeni yeni düşüncelere.