Türkiye’de tek kanallı dönemleri görmüş, daha sonra radyo ve özel TV’lerin gelişimine şahit etmiş birisi olarak artık diyorum ki televizyon izlemek gittikçe bitiyor. Nedeni internet erişiminin artması ve insanların daha fazlasıyla mobil cihazlardan izleyecekleri şeylere karar vermesi. Aslında internet TV kültürünü de içine doğru çekmeye başardı.
İZLEYİCİ KÜLTÜRÜ DEĞİŞİYOR
Bu yazıyı yazarken TV izlemeyeli bayağı bir zaman oldu diye aklımdan geçirdim. Yani artık haberi de, yapımları da elimdeki cep telefonu veya laptoptan izlediğimi düşündüm. Açıkcası biraz araştırdığımda da rakamların benim yönelimimle paralel seyrettiğini de söylemeliyim. Yani ciddi oranda bakacak olursak insanların mobil cihazlarında seyretme oranı 7 saatleri bulmuşken bu tv’de gittikçe düşme eyiliminde.
TELEVİZYONLAR AKILLI CİHAZLARIN İÇİNE TAŞINDI
Özellikle 15-24 yaş arası gençlerin büyük bir çoğunluğu televizyonu akıllı cihazlarından izliyor. Ayrıca yaş ortalamasıyla televizyon izleme süresinin doğru orantılı olduğu belirlenirken, eğitim düzeyi arttıkça da televizyon izlenen gün sayısının azaldığı görülüyor. İzleyicinin tercihine dayalı video yayın akışı sunan (on- demand video streaming) platformların TV yayıncılığına rakip olarak yükselişi sürüyor. TV endüstrisini kökünden etkileyen bu yeni platformlar tüketici davranışını da değiştiriyor. RTÜK’ün araştırmasının verilerine göre izleme oranındaki bu düşüşün temel sebepleri arasında kuşak programları ve dizi filmlerindeki kalite düşüklüğü gösterilmiş. Yayın akışlı video platformlarında rekabet ciddi boyutlara ulaştı. PricewaterhouseCoopers verilerine göre pazar 2019 sonunda 23 milyar dolara ulaşırken, 2022’de 30 milyar doları aşmasının bekleniyor. Pazar dünyada 2018’de 600 milyondan fazla kullanıcıya ulaşırken aynı yıl kablo TV ise 556 milyon kullanıcıya sahip…
REKLAM ARTIK TV’YE ÇIKMASA DA OLABİLİYOR!
Bir dönem şöyle bir laf vardı; “TV’ye çıkılır, internete düşülür.” Ne yazık ki bu söz artık bitti bitiyor. Çünkü dijital medyada olmayan herhangi bir reklam hedef kitlesiyle artık çok net buluşmuyor. Dijitalin nimetlerinden faydalanmayan markalar da artık çok fazla gelecekte olmayacaklar bile. Dijital dönüşüm yaşayıp bu kültüre yatırım yapan markalar yerlerini güçlendirirken geleneksel kalanlar ise ne yazık ki rekabetten uzaklaşmaya başlayacak. Burada reklamcılığı bekleyen tek bir tehlike Netflix, BluTV gibi platformlar üyelik olunduğu takdirde reklam gösterimi hiçbir şekilde olmaması. Yine de reklam, yapımların içinde yaşayarak kendini yenileyecektir diye düşünüyorum. İşte bu gibi değişimleri takip edildiğinde yeni reklam araçlarının da neler olabileceğini öngörmüş olacağız. Bu arada 2021’de medya ve reklam yatırımları 23 milyar TL’ye yaklaşmıştı, burada dijitalin payı yüzde 47 olmasıyla da dijitalin nasıl ortalığı kasıp kavurduğunu görmüş olmalıyız. Çünkü bu oranlar çok iyi hatırlıyorum bundan 10 yıl öncesinde %9’lar seviyesindeydi.
TV’DEN İNİLİR, DİJİTALDE GÖRÜNÜR OLUNUR
Önümüzdeki dönemde arabaşlıktaki sloganı daha çok sık göreceğimiz aşikar. İşte önemli olan dijital platformlarda nasıl yer alınacağı ve nasıl adımlar atılacağının bilincine varmakta. En basitinden artık reklam filmlerini tek konsept değil uzun soluklu parça parça çekilecekmiş gibi düşünüp dijitalde paylaşmakta fayda var. Dijitalin getirdiği bu yıkıcı etkiyle hem ekonomi, hem yaşam ve en son olarak da reklamın kartları yeniden karılıp dağıtılmaya başlandı bile.