Geçtiğimiz dönem içerisinde değişim çarkına en fazla giren mesleklerin başında Reklamcılık da geliyor. Hal böyle olunca da yeniliklerden beslenen böyle bir mesleğin de eskisi gibi olmasını zaten beklemiyorduk. Şimdi de daha ileri giderek ne demiştik; sanat, görsel zeka ve bilgi teknolojilerini bilen algoritmik bir yapıya gelmemiz gerektiği.
Bir yandan dijital medyada Google, Facebook ve yeni nesil tiktok, Snapchat vb uygulamalar, bir yandan da yazılım ve donanımdaki büyük değişim tüm insanlığı içerisine aldığını da birçok yerde söylemiştik. Yani gelecekte şunlar olacak vs.
GELECEK GELDİ.
Evet. Gelecek geldi. Bugün yukarıda yazdığım şeyleri tüm seminerlerde ve sempozyumlarda duymuş olmamız gerekiyor. Yani insan kaynağından tutun da devletlerin ekonomik politikalarına kadar yıkıcı etkiyi içinde bulunduran yeni dünya düzeni geldi. Kriptolara reklam vermeyi Google her ne kadar yasaklasa da sanırım önümüzdeki bir iki yıl içerisinde mecbur kalacak. Çünkü dijital sarmalın içerisinde kaybolup giden bir marka olma yoluna girmiş olabilir. Haliyle metaverse’de google zaten tüm bilgisayarlar olacağı için bence buna ayak uydursa daha iyi olabilir. Neyse konumuz bu değildi zaten. Yani bugün geçmişte bahsedilen gelecek aslında. Biz de bu dünyayı anlayıp ona göre şekil almayız.
SU GİBİ OL
Bruce Lee’nin bir sözü var. Diyor ki: “Zihnini boşalt. Su gibi formsuz, şekilsiz ol. Şimdi, suyu bir bardağa doldurursan, su bardak olur. Onu çay demliğine doldur, o zaman su çay demliği olur. Bak, su akar, yayılır, damlar ya da parçalanır. Su gibi ol dostum.” Biz de su gibi olmalıyız. Zaman içerisinde gelişen reklamcılık sektöründe insan değerleri bir sistem etrafında çalışabilir miydi? Çünkü yaratıcılık emir komuta ile çalışan bir yapıda ne yazık ki değil. Yani nasıl ki sokakta Cem Yılmaz’ı görünce hadi bir komiklik yap da gülelim diyemiyorsak. Reklam ajanslarında yaratıcı ekibe hadi şu sisteme göre bir yaratın da görelim diyemiyoruz. Ancak, yaratıcılığa giden yolları bilirsek orada bizi sislerin ve girizgahların arkasında istediğimiz fikirlerin de beklediğini görebiliriz. Zaten göremiyorsak bu kadar iletişim bombardımanı içerisinde kalmış bir medya çemberinde kaybolmuşuz demektir.
DIGITAL IMPACT PLAN
Bir enerjinin etrafına toplanan insan topluluğunu düşünün. Herkesin ne yapması gerektiğini bildiği. Bir yanda algoritmalar, bir yanda yaratıcılık, bir yanda sanat, bir yanda edebiyat, bir yanda duyguların dili. Geçtiğimiz haftalarda bir akademide verdiğimiz eğitimde atölye yaptığımız atölyede bir öğrenci: Çok hoşuma gitti bugünkü eğitim. Nasıl reklamı üreteceğimizi görmüş olduk. Sizin reel olarak bir markayla çalışmanıza toplantı odanızda kenarda köşede izleyebilir miyim? dedi. Ben de: “Enerjiyi meydana getirmenin şartları ve heyecanını duymak gerekiyor. Bu da yaşayarak anlatılabilir. Bununla birlikte her zaman söylediğimiz gibi neye çalıştığımızı bilirsek dünyanın her yerinde bir marka ile hedef insanlarını buluşturacak anahtar kelimeleri bulmuş oluruz. Bu olduğu takdirde de zaten oradan kalplere ve ürünü alırken neden alması gerektiğini anlatmış oluruz. Tüm bu düşüncelerle birlikte bir damlanın dijitale düşüp yayılması mantığında reklama yeni bir üretim tarzı olabilir diye düşündük. İrili ufaklı 18 marka ile yaptığımız denemede %100’e varan sonuçlar aldık. Ve gördük ki hala yapay zekayı bükebiliyoruz” dedim.
SONUÇ
Yenilikle yoğurduğunuz her bir çalışmanın #YeniDeğilseEskidir olduğu gerçeğinden hareketle, eskinin gölgesini alıp yeniye çeviren aynı zamanda tüm markaların işine yarayacak bu tekniği icra etmek ve etkili sonuçlarını görmek benim açımdan çok mutluluk verici.
Çünkü; evraka yani!