Markaların reklamlarını neye benzetiyorum biliyor musunuz? Birisiyle tanışırsınız, size davranışlarını, konuşmalarını, anlattıklarını, benliğiniz yavaş yavaş değerlendirerek kişiyi bir yerlere oturtursunuz ya. Markaları yaşayan insanlar gibi algıladığımdan mıdır nedir, bana yansıttıkları, konuştukları, duruşlarıyla onları da insanlar gibi bir yerlere oturtmamı sağlıyor.Şimdi neden böyle diyorum?
Bugünlerde Türk Telekom reklamlarını şöyle gözlerimi kapatarak düşündüğümde ne kadar çok ses ve karışıklık varsa gözümün önüne geliyor. Nereye oturtacağımı şaşırıyorum.
Şöyle ki o kadar fazla mecra, reklam ve konsept kullanıyor ki, hedef kitleye doğru bunların hepsini yansıttığınızda, birlikte tenekelere vuran çocukların çıkardıkları ses gibi bir etki meydana getirdiğini düşünüyorum.
Mesela, Cem Yılmaz “ev gibisi yoktur” derken, bilboardlarda Cem Yılmaz ve peri kız çıkıyor konuşma paketlerini sunuyor bu son reklamdı. Ondan önce 3D’li Cem Yılmaz tiplemesi. Ondan önce Pariste “nazar etme ne olur, çalış senin de olur” artı arada hatırlatıcı reklamlar… Bazen stand-up’lı reklamlar.
Yani o kadar fazla karma iletişim var ki. Bu gümbürtüde hangi ürün nerede ne için anlaşılmıyor.
Sanırım yemeğe önce sıcaklarla başlayıp ana yemek ve sonrasında tatlı gelmesi gibi sıralı ve anlaşılır olmak çok önemli.
Paramız var bütçemiz var hadi reklam yapalım, yayınlayalım. Tamam yayınla da bu kadar karma iletişim, seni sarmalamışken ne anlatabilirsin?
Aklımda sadece Cem Yılmaz esprileri ve onun Türk Telekom reklamlarında oynadığı hatıralardan başka hiçbir şey kalmış değil. Senaryo, kurgu ve stratejinin gerçekten önemli olduğunu bir kez daha gözlemlemiş oldum.
Cem Yılmaz’ın reklam ve iletişim dünyasına yakınlığını bilmem ve kendisini daha önceki Doritos, Opet reklamlarında saklamayı başarmasından dolayı hep beğenmişimdir.
Ama maya bu sefer Türk Telekom’da tutmadı diye düşünüyorum. Cem Yılmaz’ın zorlama oynadığı ekrana yansıyor.
Bunun yanında başka bir örnek; Turkcell’in reklamlarının her ürün için ayrı paralellikte ve dengede götürdüğünü görebiliyorum.
Mesela;
İştecell’deki hikaye devam ediyor.
Gnctrkcll’deki konsept Okan Bayülgen dış seslendirmeli reklamlar devam ediyor.
Recep’in tavuğu’nu sonlandırıp, Turkcell tosun ve Yabancı Damatlı Şahan Gökbakar reklamları.
3G’li reklamları Hido’lu reklamlar.
Tüm reklamlarında kurumsallığını yansıttığı packshotta Ali Poyrazoğlu.
Hepsi ayrı ayrı işini yapıyor ve her bir renk kendi kulvarında ilerliyor.
Bence “Strateji Şart”