Su sıralar çok fazla reklam kampanyası var. Alın 3 ay sonra ödemeye başlayın. Kredi alın 2011’de ödemeye başlayın. Falanca giyimden alın 3 ay ötelemeli ödemeye başlayın. 10 bin peşin ev senin! Telefonum, mail kutum bunlarla dolu. Nefes alamıyorum her yerden sıkıştırıyorlar.
Markalar ve piyasalar çıldırmış olmalı! Nedenine bakalım mı?
En önemli sebep, markalar ürün veya hizmetlerini insanlara sürekli satmak zorundalar. İnsanlar ihtiyaçlarını sürekli karşılamak zorundalar. Tüketim olmalı olmazsa, otomobil satanlar, giyim satanlar, gıda satanlar, hizmet satanlar kar edemez ve istihdamı altındaki insanlara maaş ödeyemez.
Peki ne oluyor?
Türkiye’de son dönemlerde ekonomi büyüyor yüzde 11,3 büyümeyle Avrupa’nın 1. ülkesiyiz. Dünyada da Çin’den sonra 2. ülkeyiz. Bu büyüme varsa markalar neden ötelemeli, taksitli, kredili seçenekler sunuyorlar? Cevabı çok basit, büyük para kazananlar daha çok kazanıyor, orta halli olanlar daha da az kazanıyor. Orta halli insanlar bunun yanında lüks tüketime doğru hücum ederek gelecekten yiyiyorlar. Bunu istatistik bir ölçekle açıklayayım, Türkiye’de 9 milyon kredi kartı borçlusu var ve bunların ortalama borcu 13.000 TL. Yani bir kişinin ayda 1.000 TL harcama yapsa, yaklaşık 1 sene ileride gidiyor demektir.
Tüm bunların ışığında markalar hızlı dönmek ve ürettiğini, hizmetini insanlara ulaştırmak zorundalar. Bu ötelemelerin arkasında çok satış gerçekleştirememek var. Bunun sebebi de 100 dairesi olan adam bu dönemde 200 daireye çıkarıyor mal varlığını ama giydiği elbise 1 tane, yediği domates 1 kilo, bineceği otomobil 3 tane, bla bla… Orta gelir düzeyindeki insanlar da zaten borçlanmış durumdalar, gayrimenkule, kredi kartlarına. Haliyle hedef kitle geniş yelpazesi orta ve üstü olan tüketicilerin başı biraz sıkışık durumda. Ekstrelerle, kredilerle uğraşıp duruyorlar, burada bir şişme var.
Hadi filmi biraz ileri saralım, diyelim ki bir mal aldım 4 ay sonra ödemeye başlayacağım. Bu mantığa göre ne yaptık öteledik, peki bu öteleme kime öteleniyor yine bana değil mi? 4 ay sonra ödemeyecek miyim? 2011’de yaşamıyoruz ki, 2010’dayız hala.
Önümüzdeki dönemde şayet Türkiye’deki ekonomik konjonktür orta gelir düzeyindeki çalışanlara doğru dönmezse sanırım psikologlar bayram edecek ve Taksim’de Rio karnavalının ilkini düzenlemiş olacağız.
Yani sözün özü, ey markalar bu kampanyalarla hem değerinizi, hem de insanların geleceklerini sıkıntıya uğratacaksınız. Özellikle bankacılık, otomobil, gayrimenkulde çok sıkıntıların olacağını düşünüyorum.
Elinizdeki likiti harcarken bunları unutmayın derim.
Benden söylemesi…