İletişimde insanlar genellikle şu şekilde düşünülebilir;
– Dinlemede kalanlar: Genellikle çok fazla psikolog tadında insanlardır. Ne söylerseniz söyleyin sizi dinleyip içlerinde ki kendi yargılama motorlarıyla hareket ederler. Çok dinleyenlerin tekmesinin de fena olduğu vakıadır. Bu tipler genelde ya içsel bunalımlar yaşayıp, biriktirip birden patlar ya da birden her şeyi bırakıp gidebilecek yapıya sahiptirler. Gözlemler ve tecrübelerimle sabittir. Siz arayın onlar gelip sizi dinlerler. Ancak birgün size patlarlarsa karışmam.
– Çok konuşanlar: Bu karakterler çok fazla konuştuklarından, bazen konuyu dağıtarak kendileri de başta söylediklerini unutabilirler. Genellikle bu ihtiyaçlarının sebebi kendi söylediklerinin karşıda yansımasını görüp ona göre hareket etme eğiliminden kaynaklanır. Yani onay almaya çalışırlar. Özellikle konuşacak birini bulduklarında onu kaçırmamak için daha fazla kelime sarfederken kendilerini kaybedebilirler. Bu arkadaşlar çok fazla insan tanıdıkları halde çok fazla arkadaşlık ve dostlukları yoktur. Bu hızda nasıl olsun 😉
– Çok konuşurken dinleyenler: Konuşmaya öyle bir başlarlar ki, onların karşısında siz de her halükarda konuşmak zorunda kalırsınız. Aslında başka başka konulara girerek kendisinin katılmadığı düşünceleri bile söyleyip karşıdakini konuşturup dinlemeye çalışan karakterde insanlardır. Bunların yapmak istedikleri karşısındaki insanı tanımak için yaptıkları ataklardır. Yani şu konu hakkında şöyle düşünüyorum derken aslında kendi düşüncesi olmasa bile karşısındaki insanın bu konuda neler düşündüğünü öğrenmek isterler. Bunlardan çok iyi siyasetçi çıkabilir diye düşünüyorum.
– Konuşuyormuş gibi yapanlar: Birçok şey konuşup aslında sadece konuşmak için konuşurlar. Girdiğiniz iletişimin sonunda karnınızda uçağın boşluğa düştüğü zaman ki yaşadığınız duygu ile ayrılabilirsiniz. Özellikle konuşarak insanı öldürebilirler. Bayan eğilimi diye düşünsekte, erkekler de hiç azımsanmayacak kadardır.
– Dinlermiş gibi yapanlar: Çok tehlikelidir. Özellikle sizi konuşturup dinlermiş gibi yaparlar. Onlar için belli kelimeler vardır. Bunları sarfettiğinizde hemen kulaklarını kabartıp sizinle iletişime geçerler. Bunlara avcı model diyebilirim. Çünkü hayatlarında yapmak istedikleri vardır ve karşısındaki kişinin söyledikleri onlar için sadece kendi benliklerinde kabul gördüğünde bir şey ihtiva eder. Genellikle adamına göre mail ve telefonlarına geç bakma ve dönme eğilimleri vardır. İçten pazarlık da diyebiliriz.
– Dinleyip konuşanlar: Bu arkadaşlara bayılıyorum. İletişimi en güçlü insanlardır diyebilirim. Nerede ne konuşması gerektiğini bilen insan tanımlamasıdır bu kişiler. Ayrıca sırf dinleyip konuşurken size kendi artılarını ve eksilerini gösterebilen özgürlüktedirler. Bunu şu şekilde başardıklarını düşünüyorum. Hayatın öğrettiklerini kendilerinde yorumlayıp bunları kendileri üzerinde yük etmeyen insanlardır. Bunu başaran insan mükemmel insana yakın kişilerdir. Zero Centered Man eğitimi aldığım dönemlerde bu tip insandan bahsedildiğini düşünmüştüm.
Yukarıdakiler hemen aklıma gelip yazdıklarım. Muhakkak ki tüm bunların dışında iletişim kuran insanlar da vardır. Ancak dediğim gibi iletişimi güçlü insanlara bayılıyorum. Bir sohbette sevdiğim bir arkadaşım: “İletişimi güçlü girişimciler bir başka kazanır.” demişti. Adolf Hitler’e bile sırf bundan dolayı saygı duyasım var. Nasıl olmasın söyleyediklerini hatırlatan tek bir el işaretiyle dünyayı sallamıştı bir dönem. (Tabi zihniyetine değil, iletişimi kullanış biçimine demek istiyorum.)
Hadi iletişimde kalın 😉
Görüşmek üzere…
Son bir cümle: “Artık sadece iletişim araçları var, iletişimin kendisi yok.” Jean Luc Godard