Çevremde garip şeyler oluyor ve ben bunlara odaklanırken, kendi yapmak istediklerimin odağından uzaklaşabiliyorum. Kendi odağıma odaklanmaya çalışırken de, çevremde olup bitenlerin odağından uzaklaşıyorum. O zaman her ikisine de odaklanmalıyım. Peki bu odaklanmak çok kolay bişey mi?
Önce çevreme sonra, kendime bakacağım 🙂 o zaman.
Günümüzün en büyük probleminin odaklanma sorunu olduğunu düşünüyorum. Günümüz insanı o kadar bilgi bombardımanı altında kalıyor ki, internet, sosyal hayat, televizyon, cep telefonu, eğlence çok uzun bir liste. Yani artık basit bir insan bunların birçoğuna hemen sahip olabiliyor. Yani sınıf kavramı alt üst olmuş durumda. Bir ofis boyla, bir patron facebook’ta aynı profilde yer alabiliyor. İkisi de aynı yerlere bakıyor, aynı şeylerden nemalanıyor neredeyse.
Neyse odaktan uzaklaşmayayım. Önceden sevgili bir taneydi. Binmek istediğimiz araba modeli bir kaç taneydi. Arkadaşlarımız bir düzineydi. Gidebileceğimiz mekanlar kısıtlıydı. İzlediğimiz filmler, diziler. Şimdilerde ise, bunların alternatifleri olabildiğince çok fazla. Bir kişi aynı anda 3-5 adet sevgili. Binlerce insanla internet üzerinden arkadaşlık. Bir çok alışveriş merkezine 10 TL’ye kahvesini içip, cep telefonuyla istediği yere ulaşma gücüne sahip. Yani genişledik.
Ben hep diyorum, eski liderler bu dönemde yaşasaydılar belki bu kadar başarılı olamayabilirlerdi. Çünkü öğrenmeleri gereken o kadar çok şey var ki. Cep telefonu, araba kullanmak, park yeri bulmak, markaları takip etmek. Hangisi daha çok yakışıyor modası. Teknoloji. Emin olun Attila, Cengiz Han, Fatih Sultan Mehmet, Napolyon bu devirde doğmuş olsalardı belki bu kadar başarılı olamazlardı. Çünkü odaktan uzaklaşıp bu kalabalıklarda kaybolabilirlerdi.
Tüm bunların tersine bu odaklanmayı gerçekleştirenler artık yeni liderler. Kendi küçük derebeyliklerini çoktan kurup, ufak tepeleri fethetmeyi başarıyorlar bile. Yani işinde, sosyal hayatında, teknolojide, kullandığı her araçta basitlik ilkesiyle yaşayabilen ve bu karmaşık dünyada iç dünyasını rahatlatıp, akıl fikir sahibi insanlar içleri ferah, kendilerini geliştirdikleri refleskleriyle istedikleri mevziye doğru yol alıyorlar artık.
Günümüz insanı en azından LOST gibi dizilerin DVD’lerinde kaybolacağına kendi odağını bulabilse keşke.
Fikren, ruhen ve aklen.
pek begendim haklısın !
tesekkurler…